Av. Kaptan Kılıç
GÜMRÜK VERGİLERİ İLE İDARİ PARA CEZASI ARASINDAKİ BAĞLILIK KURALI
4458 sayılı Gümrük Kanununun Onbirinci Kısmında, “Cezalar” başlığı altında, “Birinci Bölüm Genel Hükümler” 231 ila 233 üncü maddelerde, “İkinci Bölüm-Vergi Kaybına Neden Olan İşlemlere Uygulanacak Cezalar” 234 ila 238 inci maddelerde ve “Üçüncü Bölüm-Usulsüzlüklere İlişkin Cezalar” 239 ila 241 inci maddelerde düzenlenmiştir.
Bizim bu yazıda üstünde duracağımız husus; Kanunda vergi kaybına neden olan işlemlere uygulanacak para cezalarının vergiyle ilişkisidir. Bir başka deyişle, vergi kaybı olmasa dahi kanunda öngörülen para cezaları bağımsız olarak karara bağlanıp tahsil edilebilecek midir?
Gümrük Kanununun 231 nci maddesinin ikinci fıkrasında; “ Gümrük vergileri alacağına bağlı idari para cezalarının zamanaşımı, bu idari para cezalarına ilişkin gümrük vergilerinin zamanaşımına tabidir.” Hükmüne,
232 nci Maddede ise; “1. Bu Kısmın İkinci Bölüm hükümlerine göre gümrük vergileri ile birlikte alınması gereken para cezaları bu vergiler ile aynı zamanda karara bağlanarak tebliğ edilir ve aynı zamanda ödenir.
- (Ek: 28/3/2013-6455/7 md.) Konusu ve yükümlüsünün aynı olması, aralarında maddi veya hukuki yönden bağlılık bulunması şartıyla; birden fazla işleme veya beyannameye ilişkin gümrük vergileri ve para cezalarına tek tahakkuk ve ceza kararı düzenlenebilir…” Hükmüne yer verilmiştir.
Bu hükümler bize vergi kaybına neden olan işlemlerde alınması gereken eksik gümrük vergileri ile cezanın gerek zamanaşımı gerekse tahsil usulü yönünden birbirine bağlı olduğunu göstermektedir. Bu bağlılık sadece zamanaşımı ve tahsil usulü yönünden değil aynı zamanda öz itibariyle de mevcuttur. Bir başka deyişle gümrük idaresi yaptığı inceleme ve denetimler sonucunda gümrük vergilerinde herhangi bir noksanlık olmadığını anlayarak ek tahakkuk yapıp vergileri yükümlüden istemiyor ise buna bağlı olarak para cezası kararı da almayacaktır.
Gümrük Kanununda düzenlenen ve madde metnine bakıldığında vergi kaybı nedeniyle aynı zamanda para cezası yaptırımı da öngörülmüş olan kabahat fiillerinin maddi unsuru, vergi kaybıdır. Vergi kaybı olmadan buna bağlı para cezası alınması mümkün değildir. Olsa olsa Kanunda açıkça düzenlenmek kaydıyla usulsüzlük cezası uygulanabilir.
Konuyu bir örnekle açmak istediğimizde; Türkiye’nin Serbest Ticaret Anlaşması yaptığı bir ülkeden ithal edilen bir eşya için Serbest Ticaret Anlaşmasının ekinde örneği olan Menşe Belgesi yerine bu formata uygun olmayan bir Menşe Belgesi getirildiğinde ve Gümrük İdaresine eşya o ülke menşeli olarak beyan edilip anlaşmanın sağladığı vergi indiriminden yararlanıldığında, gümrük idaresi usulüne uygun olmayan bu Menşe Belgesi nedeniyle ek vergi tahakkuku ve buna bağlı olarak para cezası kararı alabilecek midir? Bu konuda gümrük idaresinin öncelikli hareket tarzı; mükellefe Serbest Ticaret Anlaşmasına uygun Menşe Belgesi ibraz etmesi için belli bir süre vermek ve o süre zarfında anlaşmaya uygun menşe belgesi ibraz ettiğinde de bunu kabul ederek işlem yapmak olmalıdır. Bu durumda eksik vergi ödenmesi söz konusu olmadığından vergiye bağlı para cezası da alınamayacaktır.
Ancak burada belirtmek istediğimiz önemli nokta; 6455 sayılı kanunla Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda düzenlenen kabahatler Gümrük Kanununa aktarılınca bu kanunun sistematiğinin bozulmuş olmasıdır. Bir başka deyişle, daha önce Gümrük Kanununda “Vergi kaybına neden olan işlemlere uygulanacak cezalar” başlığı altında gerçekten de vergi kaybına yol açan fiil ve cezalar belirtilmişken, artık bunların içinde Kaçakçılıkla Mücadele Kanunundan aktarılan ve mahiyet itibariyle vergi kaybından ziyade başka haksızlıkları tanımlayan ve yaptırıma bağlayan hükümler vardır. Dolayısıyla, Gümrük Kanununun Onbirinci kısmında bu başlık altında düzenlenen fiillerin iyi analiz edilmesi ve vergi kaybına bağlı olup olmadıklarının belirlenmesi önemlidir. Bu konuda, Kaçakçılık Suçları Gümrük Kabahatleri ve Gümrük Uyuşmazlıklarının Çözüm Yolları kitabımızda geniş açıklamalar mevcuttur. Umarız, kanunun bir sonraki değişikliğinde bu kabahatler niteliklerine uygun bir sistematikle düzenlenir.
Aşağıda Danıştay’ın yedinci dairesi ile onuncu dairesi arasında çıkan görev uyuşmazlığına ilişkin Danıştay Başkanlar Kurulunun E.2009/137, K.2010/93 sayı ve 21.07.2010 günlü kararını naklediyoruz. Bu karar “vergi kaybına neden olan kabahatlerle” diğerlerinin ayrım kriterleri noktasında yol gösterici mahiyettedir. Bu karara göre; “…Gereği görüşülüp düşünüldü: Danıştay Başkanı …, Onüçüncü Daire Başkanı …, Dördüncü Daire Başkanı …, Dokuzuncu Daire Başkanı …, Onuncu Daire Başkanı …, Birinci Daire Başkanı …, Beşinci Daire Başkanı … ile Onikinci Daire Başkanı …’ün, “Uyuşmazlık, davacı şirket adına tescilli özet beyan muhteviyatı eşyanın eksik olduğunun tespiti üzerine, eksikliğin izah ve ispatı için verilen üç aylık sürenin üç ay daha uzatılması isteminin kabul edilmemesine ilişkin işleme karşı yapılan itirazın reddine ilişkin işlem ve dayanağı Gümrük Yönetmeliğinin 11 numaralı ekinde yer alan ibareler ile Gümrükler Genel Müdürlüğünün genelgesi hükmünün iptali istemine ilişkindir. 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 31’inci maddesinde, Yedinci Dairenin: Gümrük ve gider vergileri ile ithale ilişkin vergilere ilişkin davaları çözümleyeceği kurala bağlanmıştır. 4458 sayılı Gümrük Kanunu’nun 237’nci maddesinde, eşyanın özet beyana göre eksik çıkması halinde, eksikliğin nedeninin gümrük idaresince verilen sürede kanıtlanamaması, gümrük vergisi kadar para cezası yaptırımına bağlanmıştır. Vergi kaybına neden olan işlemlere ve bunlara uygulanacak cezalara ilişkin uyuşmazlıkların vergi ile ilgili ve bağlantılı bir konu olduğu kuşkusuzdur. İnceleme konusu olayda, özet beyandaki eksikliğin kanıtlanması için verilen sürede açıklama yapılmaması sonucunda davacıya gümrük vergisi kadar para cezası verilecek olması karşısında uyuşmazlığın vergi ile ilgili bir konu olduğu anlaşılmaktadır. Buna göre Gümrük Kanunu ve ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gereken uyuşmazlığın görümü ve çözümü görevi, 2575 sayılı Kanunun 31’inci maddesi uyarınca Yedinci Daireye ait bulunmaktadır.” yolundaki ayrışık oylarına karşılık, Dava, davacı şirket adına tescilli özet beyan muhteviyatı eşyanın eksik olduğunun 27/08/2007 tarihli tutanakla tespiti üzerine, eksikliğin izah ve ispatı için verilen üç aylık sürenin üç ay daha uzatılması isteminin reddine dair Gebze Petrokimya Ürünleri İhtisas Gümrük Müdürlüğü işlemine yapılan itirazın, Gümrük Yönetmeliğinin 69’uncu ve 733’üncü maddeleri uyarınca özet beyan eksikliğini gösterir tutanağın imzalandığı tarihten itibaren 3 ay içinde farklılığın nedeninin ispat edilmediğinden bahisle reddine ilişkin 17/01/2008 günlü ve 27 sayılı İzmit Gümrük ve Muhafaza Başmüdürlüğü işleminin ve yük eksikliğini kanıtlayıcı belgeleri getirme süresi olan üç aylık sürenin başlangıcını belirleyen Gümrük Yönetmeliğinin 11 numaralı ekinde yer alan “… tespit edildiğini gösterir tutanağın tanzim edildiği ../../…. tarihinden itibaren …” ibaresi ile Gümrükler Genel Müdürlüğünün 2002/28 sayılı Genelgesinin 3’üncü maddesinin birinci bendinde yer alan “… tespit edildiğini gösterir tutanağın imzalandığı tarihte yapılan bildiri üzerine …” ibaresinin iptali istemiyle açılmıştır. 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 34’üncü maddesinde, Onuncu Dairenin, vergi davalarına bakan dava daireleri hariç diğer dava dairelerinin görevi dışında kalan uyuşmazlıklara ilişkin dava ve işleri çözümleyeceği kurala bağlanmıştır. 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun 31/a maddesi uyarınca, Yedinci Daire, gümrük ve gider vergileri ile ithale ilişkin vergilere ilişkin davaları çözümlemekte; bir başka anlatımla, gümrük vergisi ve bu vergiye bağlı para cezaları ile ilgili idari düzenlemeleri ve uygulama işlemlerini konu edinen idari davalara bakmaktadır. Gümrük Kanunu’nun 237’nci maddesinin uygulama alanı, Kanunun 42 ila 45’inci maddesi hükümlerine göre taşıt araçları sahipleri, kaptanları veya acentaları tarafından gümrük idaresine verilen özet beyan veya özet beyan olarak kullanılan ticari ve resmi belgelerde kayıtlı miktara göre noksan veya fazla çıkan, sebebi açıklanmayan kaplara ait eşya dolayısıyla bu kişilerin cezai sorumluluğu ile ilgilidir ve eşyanın taşıta yüklendiği tarihle özet beyanın gümrük idaresine verildiği evreye ilişkindir. Dolayısıyla, henüz doğmamış olan gümrük vergisi ile ilişkisi yoktur. Maddede sözü edilen gümrük vergisi de, eşyanın kendi vergisi değil, dahil olduğu faslın en yüksek vergiye tabi pozisyona göre hesaplanan ve uygulanacak olan idari para cezasının matrahını oluşturan tutardır. Bu bakımdan, maddede öngörülen para cezasının gümrük cezasına bağlı bir ceza olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Öte yandan; inceleme konusu olayda, özet beyan muhteviyatı eşyanın eksik çıkması üzerine, davacıya bu eksikliğin izah ve ispatı için verilen süreler ve bu sürelerin başlangıç tarihlerinin belirlenmesine ilişkin bulunan uyuşmazlık, Gümrük Kanunu’nun idari nitelikteki düzenlemelerine ilişkin olup, vergi ile ilgisi ve bağlantısı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, Gümrük Kanunu’nun idari nitelikteki hükmünden kaynaklanan uyuşmazlığın görümü ve çözümü görevi, 2575 sayılı Kanunun 34’üncü maddesi uyarınca Onuncu Daireye ait bulunduğuna, dosyanın anılan Daireye gönderilmesine 21/07/2010 gününde oyçokluğu ile karar verildi.”(Danıştay Dergisi-Sayı:125).
Danıştay Başkanlar Kurulunun bu kararından; Gümrük Kanununda düzenlenen kabahatlerin “vergi kaybına neden olanları” ile diğer “usulsüzlüklere” bağlı olanların ayrımının yapıldığı ve vergi kaybına bağlı olanlarla ilgili davaların görülme yerinin yedinci daire diğerlerinin ise onuncu daire olduğunun vurgulandığı anlaşılmaktadır.
Bizde Gümrük Kanununun 234 ila 241 nci maddelerinde düzenlenen; idari para cezası yanında “gümrük vergilerinin de tahsil edileceği” belirtilenlerin vergi kaybına bağlı para cezası gerektiren filler diğerlerinin ise “Usülsüzlük cezası” gerektiren kabahat fiilleri olduğunu düşünüyoruz.
Netice itibariyle; Gümrük vergileri kaybına bağlı olarak ek tahakkuk yapılıp tahsili cihetine gidilmeyen bir konuda para cezası kararı alınamayacağını, bunun kanuna uygun olmayacağını net bir şekilde söyleyebiliriz.